14 Mar 2020

Kredi Garanti Fonu

En son güncellendiği tarih: 9 May 2020

Bankalar günümüz koşullarında kredilendirme sürecini genel anlamda niteliksel ve finansal kriterlere baz ettikleri kredi skorlarına göre belirlemektedir. Firmaların (özellikle de KOBİ segmentindeki firmaların) sahip oldukları finansal verilerle güçlü kredi skorlarına ulaşmaları çok kolay olamamaktadır. Bu sebeple Kredi Garanti Fonu 1991 yılında işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırarak ülkenin büyüme ve kalkınmasına yardımcı olmak için kurulmuştur. KGF ile beraber bankalarda daralan kredi hacmi içinde giderek zorlaşan teminat ve uzun vade açmazını firmalar açısından mümkün kılan bir kredi mekanizması olmuştur.

Kredi Garanti Fonu 1991’te kurulduktan sonra ilk yıllarında Halkbankası ile işbirliği yapmış ancak piyasaya etkisi sınırlı kalmıştır. 2002 yılından itibaren bankalar ile protokoller yapılmaya başlanmıştır. Küresel kriz sonrası çalışmalar hız kazanmıştır. Ancak özellikle 2014 yılı ve devamında KGF piyasaya etki etmeye başlamıştır. 2016 yılı KGF Kefaleti ile Sağlanan Kredi Hacminin en yüksek seviyeye çıktığı yıl olmuştur. Verilen toplam kefalet son iki senede CAGR %141 artmıştır.

Kredi sürecinde karşılaşılan başlıca güçlükleri ise şu şekilde özetleyebiliriz:

Şirketin büyümesine paralel işletme sermayesine dönük kredilerde sınırlı büyüyebilmekte

Faaliyetin gereği olan dış kaynak - kredi büyümesinde ağırlıklı olarak teminat talebinde karşılaştırılması

Faaliyetin büyümesi ve gelişmesini sağlayacak yatırımı (kapasite, teknoloji, inovasyon vb.) finansmanı için uzun vadeli kredi limitlerini sağlamak için başta teminat olmak üzere karşılaşılan zorluklar

Kredi Garanti Fonu firmaları teminat kaynağında tıkandıkları noktada bankalar aracılığıyla desteklemektedir. Bankalar KGF’nin vermiş olduğu kefalet desteği ile mevcut veya yeni müşterilerine koşulları daha kabul edilebilir kredi kurgusu oluşturabilmekte ve sunabilmektedir. Özellikle yatırımın finansmanı için gerek olan uzun vadeli kredi sürecinde en kritik zayıf nokta olan teminat bu destek ile sağlanmış olmaktadır.

KGF kefaleti, KGF Hazine Destekli ve KGF Özkaynak olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Her iki teminat türünde izlenen yol, verilen kefalet tutarı, alınan komisyon oranı değişkenlik göstermektedir. Başvurularda inceleme ücreti olarak bir tutar talep edilmektedir. Ayrıca KGF kefalet kapsamında KOBİ dışı segmentte yer alan firmalar içinde önemli tutarda kredi limitleri sözkonusudur.

KGF süreç içinde piyasaya desteğini hızlandırmak adına uygulamada farklı adımlara gitmiştir ve gitmektedir. Hazine Destekli KGF Kefaletinde yeni dönem açılmıştır ve kendi içinde ikiye ayrılmıştır:

  • Portföy Garantisi Sistemi (PGS)

  • PGS Dışında Kalan Kefaletler

Portföy Garantisi Sistemi (PGS) ile bankalara öngörülen toplam limit kapsamında, kredilendirme sürecinde KGF kredinin asıl değerlendirmesini bankalara bırakmakta ve süreç böylelikle daha hız kazanmaktadır. PGS dışında kalan kefaletlerde ise KGF banka değerlendirmesine ek olarak KGF’de kredi değerlendirmesi yapar.

Bankalarca KGF desteği ile sağlanan uzun ve kısa vadeli krediler firmalar için mevcut durumlarını iyileştirme (bilanço yapılanması) ve/veya faaliyetlerinin ivme kazanması için önemli unsur haline gelmektedir. Firmaların mevcut bilanço yapılarını iyileştirmeleri takip eden dönemlerde daha iyi kredi koşullarına ulaşmasına yol açacaktır. Bu noktada KGF uygun koşulları ile firmalara kredi bilitelerini artıracak, kredi kullanım ve geri ödeme performansı yaratma şansıda sağlamış olmaktadır. Firmaların hacim ve kapasite olarak büyümelerinin sağlanması da genel olarak ilgili sektör ve piyasayı olumlu etkileyecektir. Bu olumlu döngü istihdam başta olmak üzere makro ekonomik kompozisyona önemli katkılar sağlayacaktır.